Müzik ve ritimde ifade edildiği gibi toplumun iyileştirici gücü, 1997 yılının baharında Güney Afrika’da Gerçeklik ve Uzlaşma Komisyonunu izlerken aklımı başıma getirdi. Ziyaret ettiğimiz bazı yerlerde, korkunç şiddet devam ediyordu. Bir gün Johannesburg dışındaki bir klinikte tecavüz mağduru kadınlardan oluşan bir gruba katıldım. Uzaklarda kurşunların sesini duyuyorduk. Kampın duvarlarının üzerinden dumanlar yükselirken, havada asılı kalan göz yaşartıcı bombaların kokusunu alıyorduk. Daha sonra kırk kişinin öldürüldüğü haberini aldık.
Ancak etraf yabancı ve ürkütücü iken, bu grubun gereğinden fazla iyi olduğunu fark ettim: kadınlar, Boston’da gördüğüm pek çok tecavüz terapi grubunda olduğu gibi çökmüş bir hâlde – üzgün ve donuk – oturuyorlardı. Çökmüş insanlarla çevrelenmiştim ve ben de benzer bir çaresizlik duygusu yaşadım. Ben de kendimi ruhsal olarak çökmüş hissediyordum. Sonra kadınlardan biri hafif hafif ileri geri sallanarak mırıldanmaya başladı. Yavaş yavaş bir ritim ortaya çıktı; başka bir kadın da ağırdan katılım sağladı. Kısa bir süre sonra kadınların hepsi şarkı söyleyip, hareket ediyordu ve sonunda ayağa kalkıp dans etmeye başladılar. Bu büyüleyici bir dönüşümdü. İnsanlar hayata geri dönüyordu, yüzler uyumluydu, bedenler canlanmaya başlamıştı. Orada gördüğüm şeyi uygulamaya; ritim, müzik ve hareketin travmayı iyileştirici gücü üzerinde çalışmaya yemin ettim.
Birlikte oynadığımızda fiziksel olarak uyumlu hissederiz; bağlanma ve neşe duygusu yaşarız. Doğaçlama egzersizleri (http://learnimprov.com/ adresinde yer alanlar gibi), bireylerin keyif alarak, keşifler yaparak iletişim kurmalarına yardımcı olan mükemmel etkinliklerdir. Aksi suratlı insanlardan oluşan bir grubun, kıkırdadığını gördüğünüzde, mutsuzluk büyüsünün bozulduğunu anlarsınız.
Beden Kayıt Tutar – Kısım 5 - İyileşmeye Giden Yollar
NOUS’tan herkese umut, cesaret ve sevgi dolu bir merhaba! ✨
Nasılsınız? Biz, nisan ayını arkamızda bırakmaya çok az kalmışken yine bir ayın 21’inde sizlerle buluşmaktan büyük bir keyif ve güç alıyoruz.
Her ne kadar yaşadıklarımız ağır ve sarsıcı olsa da, birlikte olmanın, sesimizi yükseltmenin ve dayanışmanın iyileştirici gücüne inanıyoruz. Haklarımızı savunmaktan vazgeçmeyelim. Çünkü biz bir aradayken güçlüyüz. Bu yüzden bir arada olduğumuz anlar yaratmaya bu dönemde daha çok özen gösterelim.
Bu hafta NOUS’ta, kriz anlarında sanata ve sanatçılara ne/neler olduğuna dair epey konuştuk, öfkelendik ve yine her şeye rağmen yaptığımız şeylerin başlı başına bir direniş olduğuna değindik.
Bu alanlarda düşünen, üreten kişiler olarak sesimizi kısmak değil; daha gür, daha cesur seslerle bir araya gelmenin zamanı geldiğini ve birlikte çok güzel olduğumuzu düşünüyoruz.
Ve ben (Feriha), bu satırlarla sizlerle buluşurken şunu aklımdan geçiriyorum:
Biz, üreten ve yaratan kişiler; bu yaratımlara değer veren, sadece var olabilmenin sihrini çözen, doğaya ve tüm canlılara saygı duyan, hayranlık besleyen bizler; keşfedilmemiş yerlere merak duyanlarımız…
Bizler, sevgili dostlarım, bu dünyanın ruhunu koruyoruz.
Bulunduğumuz ülke ve şehirlerin ruhunu koruyoruz. Arka sokaklarının gizemini saklıyoruz. İnsanlığı tüm gölgeleriyle beraber yaşatıyoruz. Olduğumuz her halimizle var olmaya cesaret gösteriyoruz.
İşte bu ve daha birçok sebepten; şiir okumaya, dans etmeye, âşık olmaya, resim yapmaya, sahneye çıkmaya, özgürce koşup oynamaya, kendi özgün tarzımızla var olmaya devam etmeliyiz.
Her zamankinden daha cesur, daha çok birlikte, daha çok severek ve birleşerek yaratabilmeliyiz. Çünkü biz bunları yaparken sadece kendi ruhumuzu korumayacağız; var olan her şeyin ruhunu koruyacağız.
Her ne olursa olsun, biz bize has şeyleri anlatmanın yolunu bulacağız.
İşte bu yüzden aşk ve sanatla kalın. NOUS’la kalın!
Mayıs ayında da sizlerle birbirinden özel atölyelerde buluşmanın heyecanını biz şimdiden yaşamaya başladık, en yakın zamanda duyuracağız.
O zamana kadar…
Ursula K. Le Guin, 19 Kasım 2014’de ABD Ulusal Kitap Ödülleri töreninde “Amerikan Edebiyatına Seçkin Katkı Madalyası” aldığı ödül törenindeki konuşmasından bir kesit ile tamamlamak istiyoruz podcasti;
“Kâr güdüsü, çoğu kez sanatın amaçlarıyla çatışır. Kapitalizm içinde yaşıyoruz. İktidarından kaçılamaz gibi geliyor. Kralların ilahi kudreti de öyle geliyordu. Her türlü insan iktidarına insanlar tarafından direnilebilir ve bu iktidar değiştirilebilir. Direniş ve değişim çoğu kez sanatta başlar.”
NOUS’da daha fazla karşılaşmak için bizi Instagram’da takip edebilir, web sitemizi ziyaret edebilir ve bültenimize abone olabilirsin!
📸: nous.here
Share this post